HOME PAGE - Haberler - Sokakta ağaçlardan korkan çocuklar var

Sokakta ağaçlardan korkan çocuklar var

"Sokakta ağaçlardan korkan çocuklar var"

Kadın, genç ve engellilere yönelik projelerini tanıtan sivil toplum   kuruluşları yaşadıkları çarpıcı deneyimleri düzenlenen bir toplantıda paylaştı.   Anneleriyle birlikte cezaevinde kalan çocukların yaşadığı dram Türkiye’de   yaşanan bir gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.

 

           
ntvmsnbc

İSTANBUL - Sabancı Vakfı’nın   desteklediği “Toplumsal Gelişme Hibe Programı (TGHP)” kapsamında 2012 yılı   içinde projelerini tamamlayan 9 sivil toplum kuruluşu kadın, genç ve engellilere   yönelik projelerini tanıttı.

Konuşmacılar toplumun özellikle   kadınlara ve engellilere bakış açısıyla ilgili şahit oldukları çarpıcı   gerçeklerle dolu yaşam öykülerini katılımcılarla paylaştı.

‘CEZAEVİNDE BÜYÜYEN   ÇOCUKLAR DIŞARI ÇIKTIĞINDA AĞAÇTAN, ARABADAN KORKUYOR’
            
Türkiye   Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nın “Küçük Adımlarla Büyük Oyunlar” adlı   projesi cezaevinde anneleriyle yaşayan çocuklarla ilgili çok önemli bir yaraya   parmak bastı.

Projenin koordinatörü Fulya Giray   Türkiye’de sadece kadınların bulunduğu 5 cezaevi olduğunu ve 2000 kadının bu   cezaevlerinde kaldığını söyledi.

Çocuklarına dışarıda bakım   sağlayamayan annelerin onları yanına aldığını söyleyen Giray orada doğan bir   çocuğun 6 yaşına kadar dış dünyayla hiçbir bağlantısının olmadığını belirtti.

Giray bu vahim tabloyu şu sözlerle   dile getirdi: “Çocukların oyuncakları, oyun alanları yok. Dışarıya çıktığında   ağaçlardan, arabalardan korkan çocuklar var.

Biz projemiz için annelere   “annelik becerileri” üzerine eğitim verdik. Anneleri donatmak istedik.”

‘KADIN MAPUSA GİRERSE   AİLESİ TARAFINDAN REDDEDİLİYOR”
            
Kadının içeride de dışarıda   olduğu kadar hak ihlali yaşadığına değinen Giray sözlerine şöyle devam etti:

“Kadınların ‘mapus olma durumu’   çok trajik sonuçlar doğurabiliyor. Hapisten çıkan kadın ailesi tarafından   reddediliyor, çocuklarını göremiyor.”

‘KADINLARIN BİRÇOĞU   CİNSEL TACİZ YÜZÜNDEN HAPSE DÜŞMÜŞ’
            
Çalışma sırasında ekibin   karşılaştığı bir başka gerçek de kadınların hapse düşme nedenleri olmuş.

Giray deneyimlerinden yola çıkarak   durumu şu sözlerle değerlendirdi: “Cezaevindeki kadınların birçoğu çocukluk   döneminde istismar edilmiş, aile içi şiddet gördüğü için hapse düşmüş.”

‘TOPLUMUMUZUN p’İ   ENGELLİ KOMŞU İSTEMİYOR’
            
Görme Özürlüler Derneği’nin “Engelli   Ayrımcılığını Önleme ve Mücadele Platformu” projesinin koordinatörü Süleyman   Akbulut toplantıda bir konuşma yaparak toplumun belli kesimlerinden insanlara   “Engellileri nasıl algılıyorsunuz?” sorusunu yönelttiklerini söyledi.

Akbulut aldıkları cevapları şu   sözlerle anlattı: “Ayrımcılığı önlemek dediğimiz kavram sadece engellilerin   toplumun diğer bireyleriyle aralarında var olan mesafeyi ortadan kaldırmaktır.   Bizim projemizin de çıkış noktası budur.

Toplumun yüzde 70’i engelli komşu   istemiyor.”

Serebral Palsili Çocuklar   Derneği’nin “Bilinçli Aile Engelsiz Çocuk” adlı projesinin koordinatörü Seher   Arslan Muş, Bitlis ve Şanlıurfa’da hasta ailelerini ziyaret ettiklerini ve bu   ailelerin birçoğunun çocukları oturamıyor diye onlara yatırarak baktıklarını   söyledi.

Çocukları yastıklar ve diğer   olanaklarla destekleyerek dikey pozisyona geçirdiklerini söyleyen Arslan   bilinçli bir ailenin engelli çocuğunu aile hayatının bir parçası haline   getirmesi gerektiğini vurguladı.

Arslan şöyle konuştu: “Çocuğunuzun   öğretmeni engelli olursa ne hissedersiniz?’ sorusunu yönelttiğimiz insanların   yüzde 48’i “tedirgin olacaklarını” ifade etti.

‘İYİLEŞME DEDİĞİMİZ ŞEY   HASTANEDE DEĞİL TOPLUMDA OLUR’
            
Ruh Sağlığında İnsan Hakları   Derneği’nin “Psikiyatrik Teşhisli Bireylerin Güçlenmesi ve Karar Mekanizmalarına   Katılımı” koordinatörü Can Feyzioğlu Türkiye’de her 5 kişiden 1’inin ruh sağlığı   tedavisi gördüğünü söyledi.

Feyzioğlu sözlerine şöyle devam   etti: “Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bir hasta konseyi   kurduk. Onlardan hastaların yattıkları servislerle ilgili hissettikleri   eksiklikleri dile getirmelerini istedik.

Asıl iyileşme dediğimiz şey   hastanede değil, toplumda olur.

‘CEZAEVİNDEKİ ÇOCUKLAR   GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLAR İÇİN KİTAP OKUDU’
            
Türkiye Görme Özürlüler   Kitaplığı Derneği’nin “Engelli Dayanışması ile Engelsiz Gelişim” adlı projesi de   toplantıda tanıtılan bir diğer önemli çalışmaydı.

Proje koordinatörü Füsun Dokuzoğuz   cezaevinde bulunan 12-18 yaş arası gençlerin görme engelli akranları için kitap   okuduğu bir projeye imza attıklarını söyledi.

Cezaevinde tam donanımlı bir ses   kayıt kabini kurulduğunu belirten Dokuzoğuz sözlerine şöyle devam etti:

“Tutuklu çocuklara görememeyi   anlattık. Onlara projemizden bahsettik. ‘Bizi destekler misiniz?’ diye   sorduğumuzda 48 çocuk gönüllü olduklarını ifade etti. Bu çocuklardan bazıları   tiyatro sanatçılarından diksiyon dersleri aldı ve görme engelli arkadaşları için   kitap okudu.”

Projenin sonunda cezaevinde   projeye katılan, katılmayan herkesin körlükle ilgili bir farkındalığı olduğuna   dikkat çeken Dokuzoğuz şunları söyledi:

“Projeye katılan herkesin yakın   çevreleriyle daha sağlıklı ilişkiler kurduğunu gördük.”

Genç Hayat Vakfı’nın “Yurttan   Sesler” adlı projesinin koordinatörü Aslı Şüküroğlu ,se toplantıda yaptığı   konuşmada Türkiye’de yaşayan 14-18 yaş arası gençlerin desteğe ihtiyacı olduğunu   söyleyerek projelerinde bu yaş aralığındaki genç kızların “seslerini   dinlediklerini” söyledi.

Şüküroğlu sözlerine şöyle devam   etti: “Öğrencilerin kaldığı yurtlar onlara sosyal gelişim ve sosyalleşmek için   hiçbir alan sunmuyor.

Biz onlara kendi potansiyellerini   ortaya koyacak platformlar yarattık. Kız öğrenciler erkeklerle de benzer bir   çalışma yapmamızı önerdi. Erkek öğrencilerle de böyle bir çalışma   yapacağız.”

‘ŞEHRİN ENGELLİLERDEN   HABERİ YOKSA? O ŞEHİR HERKESİN ŞEHRİ OLUR MU?’
            
Türkiye Gençlik   Birliği Derneği “Gördüm, Duydum, Biliyorum” adlı projesiyle “Engelli ve engelsiz   genç beyinler arasındaki mesafeyi kapatmayı” hedefledi.

Projenin koordinatörü Elif Serbest   toplantıda engelli çocukların çevrelerindeki fiziksel koşullarla ilgili sıkıntı   yaşadıklarını vurguladı.

Serbest sözlerine şöyle devam   etti: “Engelli gençler tedirgindi. Engelsiz gençlerle bir araya gelemiyorlardı.   Amacımız bu iki grubu bir araya getirmekti.

Proje gençleri engelli   arkadaşlarıyla buluşturdu. Yaşadıkları şehir herkesin şehri olsun diye, şehrin   ruhuna herkes eşit katılsın diye gördüler, duydular, bildiler.”

Üniversitelerde ulaşılan ve   projeye destek veren öğrencilerin çalışma sonucunda okullarının engelliler için   uygun olup olmadığını test ettiler ve olmadığını gördüler.

Engelsiz öğrenciler yarın   mühendis, mimar olacaklar. Onlar tasarladıkları projelerde erişilebilir alanlar   yaratacaklar.”

GENÇ KIZLAR İÇİN   'GENÇLİK MASALARI'
            
Trabzon Yaşam Kadın Merkezi Derneği’nin    “Bilinçli Genç Mutlu Genç” projesinin koordinatörü Nurper Gürdal ise genç   kızlarla temas kurabilmek için okullarda “Gençlik masaları” kurduklarını   söyledi.

Genç kızlardan bu masalara   istedikleri her konuda yazdıkları mektuplar bırakmalarını isteyen proje ekibi   mektupları okullardaki rehber öğretmenlere vererek sorunu olanlara   “ulaştıklarını” söyledi.

Gürdal sözlerine şöyle devam etti:   “Gençler büyürken aileleriyle konuşamıyorlar. Kız-erkek ayırmadan 14-18 yaş   arasındaki gençlerin yaşabileceği her şeyi bir kitapta topladık. Buna onlar için   hazırlanmış rehber bir kitap diyebiliriz.”

Kadın Dayanışma Vakfı’nın “Kadın   Örgütlerinin Engelli Kadınlarla İlgili Farkındalıklarının Artırılması” projesi   de toplantında tanıtılan çalışmalar arasındaydı.

Projenin koordinatörü Aysel Ergün   yıllardır kadına şiddet alanında çalışmalar yaptıklarını ve engelli kadınlar   konusuna da eğildiklerini belirtti.

İşaret dilini öğrenmeye   başladıklarını söyleyen Ergün “Kadın hareketinin engelli kadınların da   katılımıyla devam etmesini” hedeflediklerini söyledi.

‘SÜREKLİ DAHA İYİYİ   ARAMAK İÇİN BİRBİRİMİZDEN ÖĞRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
            
Toplantının   açılış konuşmasını yapan Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı,   kadınların, gençlerin ve engellilerin topluma daha çok katılımını sağlamak   amacıyla toplum sivil kuruluşlarına hibe desteği verdiklerini söyledi.

Sabancı sözlerine şöyle devam   etti: “Yoksullukla mücadeleden sağlığa, eğitimden çevreye dünyanın en önemli   sorunlarına, hibe programlarıyla çözümler üretiliyor.

Sürekli daha iyiyi aramak için   birbirimizden öğrenmeye devam edeceğiz’

BILL CLINTON BİZE   TEŞEKKÜR ETTİ
            
Sabancı Vakfı’nın desteklediği projelerin sadece   ulusal çapta değil uluslararası arenada da dikkat çektiğini belirten Güler   Sabancı,

“Geçtiğimiz ay, Clinton Küresel   Girişimi tarafından, dünyanın dört bir yanından gelen liderlerin katıldığı özel   bir toplantıya davet edildik.

Çocuk Gelinler’e verdiğimiz   destekten dolayı, ABD eski Başkanı Bill Clinton Vakfımıza teşekkür etti.

Çocuk Gelinler konusunda küresel   bir platform olan ‘Girls Not Brides’ ile ortak çalışmalar yürüteceğiz. Umuyoruz   ki bu küresel işbirliğiyle Türkiye’deki kız çocuklarının ‘gelin değil’,   ‘kız çocuğu olabilme' hakkını korumaya katkımız olur” dedi.   

Yaşamlarının ilk 6 senesini   hapishanede yatan annelerinin yanında geçiren çocuklar, hayatın her alanında   ayrımcılığın öznesi olabilen engelliler ve gelişim döneminde aile içi şiddete ve   tacize maruz kalan genç kızların içinde bulunduğu 60 binin üzerinde insana   “dokunan” projeler  Ekim Zamanı-Deneyim ve Paylaşım” toplantısı’nda olduğu gibiı   paylaşıldıkça toplumu “daha iyi”ye ulaştırmak adına güçlü bir adım oluşturuyor.

Go Back